Pazardan 4x4 bir araçla yola çıkıyoruz. İlkbahar mayısın beşi, önce Çamlıhemşin, oradan Çat’a çıkıp Kale yaylasına yayan karda yürüyerek gideceğiz. Kaçkarla Verçenik arasındaki vadileri karda geçmeği planlamışız. Yolar boş henüz sürüler yolarda kimse yaylalara çıkmamış, Yol Zil kaleye kadar parke döşenmiş.  Merdivenli şelaleye gelince arabayı durdurup şelalenin fotoğrafını çekiyoruz. Bu şelale dağîn doruğundan başlayıp Elevit deresine birleşene kadar çağlayarak akıyor.

Doğa kış uykusundan uyanmış her taraf yeşermeye başlamış bir taraftan çam ağaçlarının sürgünleri yürürken gürgen ağaçları da baharın geldiğini müjdelemek istercesine heybetli dallarını yeşertmiş, çiçekler,  yerde ve ağaçlarda açarak doğaya ayrı bir güzellik katmış, her baktığımız yer adeta bir tabloyu andırıyor.

Gördüğümüz güzellikleri kaydedip belgelemek istiyoruz. Bu coğrafyada güzellik okadar yoğunki buna ne zaman nede film yettirecek imkân var. Çat’a varınca sağdan devan ediyoruz.   

Aracımız ancak su düşen şelalesine kadar gidebiliyor. Çiğ düşmüş ve yol kapalı. Bizi getiren Muhtar Sabit YAŞACAN’ LA vedalaşıp sırt çantalarımızı yüklenip yola koyuluyoruz. Yanımda yol arkadaşlarım yeğenim Arif ATACAN ile İbrahim SIRT var. Onları ilk olarak karlı dağlara çıkartıyorum. 

 

Derelerin üzerini kar kaplamış kardan köprüler oluşmuş alttan akan dere hayli kabarık karların hızla erimeğe başladığı için her an vadilerden çiğ düşme tehlikesi var.  Sıfır noktasından araçla 1400 metreye çıkınca irtifadan dolayı ciğerlerimiz zorlanmasın diye yürüme tempomuzu düşük tutarak yolumuza dikkatli bir şekilde devan ediyoruz.

 

Çiğ düşme tehlikesi olabileceğinden şüphelendiğimiz vadileri teker teker geçiyoruz. Birimiz güvenli bölgeye geçtikten sonra diğerimiz geçiyoruz.

 

Tarihi Kale kemer köprüsünün üzerinden geçip Kale Çiçekli Baş yayla yoluna yönelip yokuşa tırmanmaya başlayınca sırt çantalarınızın ağırlığını his edip şu çantaların ağırlığını biraz azaltalım ve de enerji depolayalım deyip yemek molası veriyoruz. Yürüme esnasında insan daha çok enerji tüketeceği için az fakat erken yemek yemesi veya sürekli enerji verecek şeyler atıştırması ve çok su tüketmesi gerekir.

 

Yemeğimizi yedikten sonra yol yürümekle biter deyip çantalarımızı sırtlayıp yola koyuluyoruz. Hava bulutlu her an yağar, Yağmadan geceyi geçirmek için yerleşmemiz lazım düşüncesiyle tempomuzu artırıyoruz.

Kale’i bala yukarı kalenin kayalar üstündeki tarihi izlerini belgeleyip bugün viran olan bu toprakların bir zamanların korunması gereken şenlikte olduğunu kışında insanların burada yaşadığını Kalenin Ceviz döneminden kalma olduğu bilgisini paylaşarak yolumuza devam ediyoruz.  

 

 

Düz yayla ya varınca geceyi geçirmek için kamp hazırlığı yapıp, yemeğimizi yedikten sonra dinlen meye çekiliyoruz. Gece sabaha yağmur yağıyor. Yağan yağmur karda yumuşama yapacağından yürümemiz zorlaşacak ve çiğ olma riski artacak. Erkenden uyanıp kahvaltımızı yapınca sabahın ayazından yararlanıp sert kar üzerinde sırt çantalarımızı yanımıza almadan yüksüz olarak Çiçekliye çıkıp köylük düzüne geçerek Baş Hemşin’e ve baş Yaylaya seyrediyoruz. Hava fotoğraf çekmeye uygun değil, bir ayı bizden önce geçmiş, izleri daha taze yanliz olduğu için bizden kaçar korkmaya gerek yok eğer yavrulu anne ayı olsa saldırabilirdi diyorum.

 

 

Köylük düzünde Çiçeklide kar kalınlığı iki metre çıvarında fazla zaman harcamadan geri dönüp çantalarımızı sırtlayıp baş yaylaya doğru yürüyoruz.

 

 

    Köylük düzünden baş yayla bakış Arif ATACAN ile İbrahim SIRT

 

 

Sabah ayazı geçince yüklü ağırlığımızı taşımaya hediklerimizde yeterli gelmiyor. Bata çıka Baş Yayladan geçip yaylanın üstünde mola veriyoruz. Geceyi Haçivanak yaylasında geçirmeyi hedeflediğimizden fazla zaman israf etmeden yola koyuluyoruz. Baş Yayla haçivanak geçidinde kar yağmaya başlıyor. Bu geçidim yüksekliği 2850 m geçitte kar terekleşmiş, yükseklik 5–6 m inmek mümkün değil, önce sağa doğru yürüyüp bakıyorum. Bir ayı izi inmeyi denemiş başaramamış bende geri dönüp soldan inmeye karar verip yolu uzatıp güvenli inişi tercih ediyorum. Biraz düz geçip sırttan dik ineceğiz İbrahim’le Arifi uyarıyorum benin bastığım ayni izden gelin sakın kari kesmeyin kar dayanağını keserseniz kayar ve de çığ olur. Adımlarınızı geniş atın,  seste çıkarmayın. Güney yüzde kar daha fazla gevşemiş yürümemiz iyice zorlaşıyor. Akşam karanlığında yaylaya varıyoruz. Yorgunluktan yemeğimizi yer yemez uyumaya başlıyoruz. Sabah uyandığımızda güneşli bir hava bizi karşılıyor. Gece ayaz yapmış karda yürümemiz güneş yükselene kadar daha kolay olacak erkenden kahvaltımızı yapıp yola koyuluyoruz.  .                 

 

         

          Karmık yaylasına üsten bakış 

 

Hedefimizde Karmık Yaylasından geçip Tırevid yaylasına inmek var. Güneş daha fazla su kaybına neden olduğundan mataramızdaki suyu erkenden bitince benzinli ocakta Kar eritip su yapıyoruz.

 

                   

                 Benzinli ocakta kar eriterek su ihtiyacımızı karşılıyoruz

  

Haçivanak yaylasının üstüne çıkıp dağları seyrettiğimizde dağların güzelliğinin yanında çok büyük tehlikelerle dolu olduğunu her an her yerden çiğ düşebileceğini bir kez daha görmüş ve de belgelemiş olduk. 

 

                      Haçivanak yaylasında kademeli olarak yağan kar sonunda oluşan çiğ

 

İlk yağan kardan sonra havaların ısınması ile kar alçalır. Yeniden havanın soğuması kar yüzeyinde buzlama yapar. Buz tutan karın üzerine yağan yani kar her zaman çiğ nedeni olacağı gibi havaların ısınması il eski karla yani kar arasındaki kristalleşme de çiğ nedenidir.

  

          

 

        

Karmığın üzerindeki göl tamamen karla kaplanmış ve bizim su alabilmemiz için bira açık yar bırakmış

 

Yürüdüğümüz dik yoldan sonra Karmık yaylasına inişimiz kuzey yüzde daha kolay, nerdeyse iki kat daha izli iniyoruz. Kardan eriterek sağladığımız su bitmişken gölün açık kalan yerinden Arifin aldığı pınar suyu ilaç gibi geliyor.

 

 

         

          Tırevid yaylası

 

Tempolu bir yürüyüşten sonra erkenden Tırevid yaylasına varıyoruz. Akşama güzel bir yemek hazırlığı yapıp yaylanın seksizliğinin tadını çıkarıyoruz. İki Tilki nerdeyse her evin kapısına uğrarcasına yaylayı dolaşıyor.

 Karşı düzde Ayı izleri beklide birkaç saat önce geçmişler. Yemekten sonra çay demleyip içerek geziyi değerlendiriyoruz

Herkes halinden memnun sanki okadar yolu biz yürümemişiz. Gece güzel bir uyku çekiyoruz. Sabah kalkıp acele etmeden güzel bir kahvaltı yapıyoruz. Bugün gideceğimiz yol hem kısa hem de güvenli güzel bir gün boğaza çıkınca terden iç çamaşırlarımız ıslanmış üstümüzü çıkarıp kar banyosu yapıyoruz.     

 

                                             

                                              

3000 m den Kaçkarlara bakış                                                                                  Telefonla görüşebilmek için zirveye çıkıyoruz

 

Sırt çantalarımızı boğazda bırakıp boğazın solundaki tepeye geçip telefonla geride bıraktıklarımızla haberleşmek istiyoruz. Manzara mükemmel bir tarafta Kaçkarlar ve karlı dağların ihtişamı diğer tarafta denize kadar uzanan harika bir doğa.

Şair Çomoğlunun altımda Çamlıhemşin bense bir yücedeyim mısralarını hatırlıyor ve bu güzellikleri gelip görebilmenin mutluluğunu yaşıyorum. Her konuştuğumuz nerede olduğumuzu duyunca sen delisin ne arıyorsun bu zamanda oralarda deyince telefonla güzellikleri çekip anında paylaşıyorum. Delisin diyenler bu seferde ne mutlu sana muhteşem bu ne güzellik diye hayranlığını anlatmaya çalışıyor.

 

  

Bal vadisinde (Palovit)  Meles kur yaylası

 

Palovit yaylasına gelip evimi açıp hazır vaziyette bıraktığım sobayı ateşleyip yatakları seriyorum burada da su hiçbir yerde yok su almak için birlikte dereye gidiyoruz. Dereden getirdiğimiz suyla hemen bir çay demleyip yemek yapıyoruz

Ev konforumuz güzel havamız güzel gelmişken birkaç gün kalmak lazım fakat dönüş tarihimizi bildirdik geride kalanlar meraklanır.

Yemekten sonra yaylayı dolanıp evleri kontrol edip rüzgârdan açılan pencereleri kapatıp içeri kar dolmasın diye çivi ile çakıyoruz.

Birçok ev tamamen kar altında yer yer iki metreye yaklaşan kar yöresel mimariyi bozmayan yaylanın güzelliğine güzellik katarak güzel bir tablo oluşturuyor.  

 

  

Beşinci gün Paloviten Yukarı Kavran Yaylasına geçip Aydere ineceğiz. Hediklerimizi giymeden buz üstünde rahatça yürüyüp yolun yasını bitiriyoruz. Güneşin etkisi ile gevşeyen kar yeniden hediklerimizi giymek zorunda bırakıyor.

Aydere geçidinden inmek mümkün değil sırtlardan uygun bir iniş bulabilmek için iki geçit arasına rüzgârın karı azalttığı yerden karı kesmeden dik olarak inişe geçiyorum.    

     

Dağların üst bölümlerinde terekleşen ve her an çığa dönüşebilecek kar kütleleri Yukarı Kavran geçidi.

 

 

Vadide yer yer Ayı geçtiği yerde karı keserek gittiği için birçok yerde çığa neden olmuş inişte fazla enerji gerekmediğinden vadinin güreliklerini ve Kaçkarları doyasıya seyrederek Yukarı Kavran yaylasına varıyoruz.

Yaylaya çiğ düşmüş ve evler yıkılmış bir evin önünde kar yeni açılmış ve yaylada izler var. Evin yanına varıp sesleniyoruz iki kişi yaylayı kollamak için gelmişler akşamdan kari küreyip eve girebilmişler.  

 

 

Yukarı Kavran yaylasında çığdan yıkılan yayla evleri

 

Bu yayladan ocak ayında geçmiş ve Sarmistal yaylasına çıkmıştım. Çok kar yağmıştı ve kar terekleşmişti çığa sanki hazırdı. Beş ay sonra geldiğim yaylada gördüğüm manzara üzücüydü evler bir birine karışmış, yeni yapılan evler yok olmuş karın altında kalan evlerin çoğunda zarar henüz belli değildi. Yaylayı gezip gördüğümüz manzarayı belgeleyip            Aydere doğru yürümeye başladık Aydere gelmeden bizi alması için Sabit YAŞACAN'ı aradık. Aydere kadar kar üzerinde indik. Yolda bazı turala gelenlerle karşılaştık. Dört gece beş gün süren doğa ile baş başa geçen güzel bir yürüyüşten sonra tekrar Pazara gelmiştik. Bir sonraki gezide tekrar buluşmak üzere saygılar.

                                                                                                                                                                                                         VEYSEL ATACAN